8 Ocak 2015 Perşembe

Honda Crosstourer 1200X DCT (Dual Clutch Transmission) Test

“Japon yapmış” :) derler ya… Gerçekten doğruymuş, bu sefer yapmış. Manuel vites ile yaşayamayacağınız bir haz yaşatıyor bu. Yarıştığım yıllarda İstanbul Park’ta uluslararası bir organizasyonda özel bir pist için hazırlanmış Audi R8 ile pistte yaklaşık 20 tur atmıştım, aldığım keyif inanılmazdı. Crosstourer DCT de bana o günü hatırlattı. Gazı açtığınızda gaz kapatmadan vites arttırabilmek ve hiç kayba uğramayan bir süreç yaşamak, mükemmel bir his.

Test sürüşü için 3,5 gün kullanmak üzere Honda Mototal’den aldığım motosiklet için Cem Tekiner’e teşekkür ederim.

Mekaniğin yasaları değişmiş gibi. İlk anda alışmak için çaba sarf etmedim değil. Elim sürekli debriyaj ararken, ayağım da vites pedalını arar halde buluyorum kendimi :) Oraların boş olmasını zihnime anlatmakta zorlandım ama alıştıktan sonra nasıl bir rahatlık olduğunu anlatamam.

Bu arada “Otomatik vites 1200 cc motor mu olur?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet ben de “Olmaz” diye düşünüyordum. Bu düşüncenizi ancak bir test sürüşü yıkar, çünkü bu bir otomatik vites değil, scooter’lardan alışık olduğumuz gibi bir şey bulmayacaksınız karşınızda. Şöyle tanımlarsak daha açıklayıcı olacak sanıyorum: 1200X Crosstourer’ın düz vites şanzımanının üzerine küçük bir robot koymuşlar. Siz yukarıdan vites değiştir emri verdiğinizde ya da ‘D-Drive’ [aslında burada ‘R-Ride’ kullanmaları gerekirdi ama geri vites algısı ile karışır diye kullanmamışlar sanırım :)] veya ‘S-Sport’ modunda vites değiştirdiğinizde, aşağıdaki küçük japon robotu vitesi değiştiriyor, yani aslında manuel bir şanzıman kullanıyorsunuz. Çift
kavramalı debriyaj ise geçiş kayıplarını çok aza indirdiği için geçişleri hissettirmiyor ve kayba uğratmıyor.
Uzun yol ya da performans sürüşlerinde manuel vitesli Crosstourer’a göre çok avantajlı olan DCT, bu avantajını şehir içinde yoğun trafik ve yavaş dönüşlü noktalarda koruyamıyor. Yarım debriyajın gerekli olduğu alanlarda gerçekten zorlanıyor. Az da olsa dengeli açık bir gaz ve arka fren ile dengeleyebilseniz de yarım debriyajı aradığınız yerler olmuyor değil. Gaz kolunda mod’lar olmadığı için, yani hassaslık ayarları sürekli spor mod’da olduğundan dolayı; gazın hassaslığı debriyaj da olmayınca çok daha önem kazanıyor. Gazınızı hafiften kaçırdığınızda ön tekerinizi önünüzdeki aracın kaputunda bulabilirsiniz :) Bu durum sizi çok fazla arka fren kullanımına ittiğinden dolayı [tabi eğitimli bir sürücü iseniz ve yavaş sürüş manevralarının sistemini biliyorsanız bu geçerli; bilmiyorsanız vay halinize :)] arka fren balatanız, otomatik otomobillerde olduğu gibi biraz daha erken bitecektir.

Bu arada yakıt tüketimini söyleyecek olursak, 65 TL’lik bir yakıt
ile 218 KM yol gittim. Yorumu size bırakıyorum çünkü daha önceki testimin birinde yakıt değerlerinde yaptığım bir yorum, o motorun kullanıcıları tarafından çok eleştirildi. Ben Şile ve İstanbul şehir içi trafiğinde yaptığım sürüş değerlerini verdim. O motorun kullanıcılarından biri de bana Konya ovasında, sabit bir hızda yaptığı tüketimini örnek verip “Yüksek olarak değerlendirmişsin” diye yorum yaptı. Tüm yorumlara açığım ama ne olur elma ile elmayı kıyaslayarak :)
DCT’ye dönecek olursak, “D” modunda kullandığınızda alt devirlerde vites değiştiriyor; “S” moduna geçtiğinizde ise bunu biraz daha yukarıda ama yakın devirlerde yapıyor. Gazınızı sert kullanırsanız veya hızlıca açarsanız, “Bu sürücü benden performans istiyor” diye düşünüyor ve vites değiştirme devrini iki katına çıkarıyor. Başta “Japon yapmış” diye boşuna demedim, makine gerçekten düşünüyor ve ona göre karar veriyor :)

Gelelim en etkilendiğim yere. Tabi ki manuel mode ‘ON’. Tamamen manuel moda geçebiliyorsunuz ve bu mod, işi tamamen size bırakıyor. Yani 1.vitesteyken vites değiştirmezseniz devir kesiciye giriyor ve vites yükseltmiyor. Tamamen kontrol sizde, ama yavaşladığınızda unutursanız uygun devirlerde sizin için vitesi
düşürüyor. İşte en keyifli kısmı burası. Performanslı bir sürüş yapıyorsanız ilk paragrafta da yazdığım üzere gaz kesmeden vites yükseltebiliyor veya düşürebiliyorsunuz. Bunu da size manuel bir şanzımanda olduğu gibi yığılmadan yapıyor. Sol parmaklarınızla + ve – butonlarla yönettiğiniz viteslerin yerine, ayaktaki vites yerinde yine debriyajsız olarak kumanda edilen bir pedal koysalardı daha iyi olabilirdi, bu sayede manuel kullanım algısını da bozmamış olurlardı.

Eğitimlerde konuştuğumuz vites freni vardır ya… Bu motosiklet, vites frenini adeta motor freni gibi kullandığından dolayı stabilitesini çok iyi koruyabiliyor. Yüksek bir vitesten aniden çok fazla vites düşürürseniz buna izin vermiyor ama yüksek devirli olarak düşürmeye devam ediyor. Bunu manuel viteste de yapamazsınız, örneğin 6.vitesten 1.vitese gidemezsiniz, uygun hız ve devri beklemeniz gerekir. DCT bunu daha stabil ve kayıpsız yapıyor. Manuel vitesli motosiklet kullanıcılarına biraz anlamsız gelse de debriyaj konusunda sıkıntı yaşayan veya debriyajsız büyük cc’li bir motosiklet kullanmak isteyen sürücüler için ideal bir motosiklet olarak tavsiye edebilirim.

1 yorum:

  1. Sevgili Erkan, google ile anlaşamadık, aynı yorum birkaç kere çıkmış olabilir ama ben gene yazayım. Eline, bileğine sağlık, çok açıklayıcı bir test yazısı olmuş, zaten ilgimi çeken bir motordu, keyifle okudum. KTM adventure 1190 (R) ve Ducati Multistrada 1200 testlerini de -veya kişisel yorumlarını- bekliyorum.

    YanıtlaSil